TÜRK CEZA HUKUKUNDA HAKARET SUÇU - KONYA CEZA AVUKATI

TÜRK CEZA HUKUKUNDA HAKARET SUÇU - KONYA CEZA AVUKATI

TÜRK CEZA HUKUKUNDA HAKARET SUÇU NEDİR? Konya'da Uzman Avukat Desteğiyle Güvende Kalın (2025)

Hakaret suçu, bireyin manevi değerlerine yönelen saldırıları cezalandırmak amacıyla Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenmiş olan temel suç tiplerinden biridir. İnsan onuru, toplum içinde bireyin saygınlığı, kişilik haklarının temel bileşenidir. Bu hakların ihlali, bireysel zararın ötesinde, toplumsal güvenin zedelenmesine de yol açar. Konya ceza hukuku avukatı desteğiyle bu tür durumlarda haklarınızı koruma altına almanız mümkündür.

Gelişen teknolojiyle birlikte hakaretin şekli değişmiş; özellikle sosyal medya ve dijital platformlar, bu suçun yeni ve karmaşık boyutlarını gündeme getirmiştir. Bu noktada Konya avukat arayışı içerisinde olan bireyler, dijital ortamdaki hakaret suçlarına ilişkin hukuki süreçlerde profesyonel destek alarak süreci sağlıklı bir şekilde yönetebilir.

Bu kapsamda, hakaret suçunun hukuki boyutları, uygulanma şartları, suçun işlenme biçimleri ve karşılaşılan uygulama problemleri ayrıntılı olarak değerlendirilmektedir. Konya ceza hukuku avukatı, hem mağdur hem de şüpheli sıfatıyla sürece dâhil olan kişilerin haklarını koruma altına alarak etkili bir hukuki temsil sunar.

1. Hakaret Suçunun Kavramsal Çerçevesi ve Yasal Tanımı

Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesi, hakaret suçunu “bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte fiil isnadı veya sövme” olarak tanımlar. Hakaret, bireyin manevi bütünlüğünü ihlal eden, fiziki zarar doğurmaksızın kişilik haklarını hedef alan bir eylemdir. Söz konusu suç hem doğrudan (sövme) hem de dolaylı biçimlerde (fiil isnadı) işlenebilir. Hakaret suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 125. maddesinde düzenlenmiştir. 

  • Madde metni;

“Hakaret

Madde 125- (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden (…)[50] veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.

(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.

(3) Hakaret suçunun;

a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,

b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,

c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,

İşlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.

(4) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.

(5) (Değişik: 29/6/2005 – 5377/15 md.) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.” Şeklindedir.

  • Madde gerekçesi aşağıdaki şekildedir;

“MADDE 125– Madde metninde hakaret suçu tanımlanmıştır. Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukukî değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığıdır.

Bu düzenlemede 765 sayılı Türk Ceza Kanununda benimsenen hakaret ve sövme suçu ayırımı kaldırılmıştır.

Hakaret suçunun oluşabilmesi için, kişiye somut bir fiil veya olgu isnat edilmelidir. Örneğin, kamu görevlisinin bir kişiden bir iş karşılığında belli bir miktar rüşvet aldığı yönünde isnatta bulunulması durumunda hakaret söz konusudur. Kişiye isnat olunan somut fiilin gerçek olup olmamasının, hakaret suçunun oluşması bakımından bir önemi yoktur. Ancak, iddia olunan hususun gerçek olduğunun ispat edildiği durumlarda, fail cezalandırılmayacaktır.

Keza, kişiye herhangi bir olayla irtibatlandırmadan, soyut olarak yakıştırmalarda bulunulması hâlinde de, hakaret suçu oluşur. Kötü bir niteliği veya huyu ifade eden sözler, somut bir fiil veya olguyla irtibatlandırılmadıkları hâlde, yine de hakaret suçunu oluştururlar. Örneğin, bir kimseye “serseri”, “alçak”, “hayvan” denmesi hâlinde, somut fiil isnadı söz konusu değildir. Aynı şekilde kişiye soyut olarak “hırsız”, “rüşvetçi”, “sahtekâr”, “fahişe” gibi yakıştırmalarda bulunulması hâlinde de hakaret suçu oluşmaktadır. Kişinin bedenî arızasını ifade etmekle veya kişiye bir hastalık izafe etmekle de hakaret suçu işlenmiş olur. Örneğin, kişiye “kör”, “şaşı”, “topal”, “kambur”, “kel” vs. demekle; kişiye “psikopat”, “frengili” veya “AİDS’li” demekle, hakaret suçu işlenmiş olur.

Dikkat edilmelidir ki; davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleştirilmesi gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amacına yönelik olarak belli bir siyasî kanaatin isnat edilmesi hâlinde de hakaret suçu oluşur. Örneğin, bir kişiye “faşist”, “komünist” veya “mürteci” demekle, hakaret suçu işlenmiş olur. Bir kişiye izafeten söylenen sözün veya bulunulan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, toplumda hâkim olan telâkkileri, örf ve âdetleri göz önünde bulun­durmak gerekir.

Hakaret suçu, kişi muhatap alınarak işlenebilir. Bu durumda huzurda hakaret söz konusudur.

Hakaret suçu, kişinin gıyabında da işlenebilir. Kişiye hazır bulunmadığı bir ortamda veya doğrudan muttali olamayacağı bir surette hakaret edilmesi durumunda, gıyapta hakaret söz konusudur. Ancak, gıyapta hakaretin cezalandırılabilmesi için, fiilin mağdurun gıyabında ve fakat en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir. Bu kişilerin toplu veya dağınık olmalarının suçun oluşumu üzerinde bir etkisi yoktur. Bir veya iki kişiyle ihtilat ederek de mağdura hakaret edilebilir. Bu gibi durumlarda da esasında bir haksızlık gerçekleşmektedir. Ancak, izlenen suç siyaseti gereğince, gıyapta hakaretin cezalandırılabilmesi için, mağdurun gıyabında en az üç kişiyle ihtilat edilerek, yani en az üç kişi muhatap alınarak hakaretin yapılması şart olarak aranmıştır.

Maddenin ikinci fıkrasında, hakaretin mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir mesajla yapılması hâlinde, birinci fıkra hükmüne istinaden cezaya hükmedileceği kabul edilmiştir. Buna göre, kişiyi muhatap alan mektup, telgraf, telefon ve benzerî araçlarla yapılan hakaret de, huzurda hakaret olarak cezalandırılmalıdır.

Maddenin üçüncü fıkrasında, hakaret suçunun kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenmesi, bu suçun bir nitelikli hâli olarak kabul edilmiştir. Keza, hakaret suçunun dinî, siyasî, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı ya da kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle işlenmesi hâlinde, verilecek cezanın bir yıldan az olamayacağı hüküm altına alınmıştır.

Maddenin dördüncü fıkrası hakaret suçunun alenen işlenmesi, bu suçun bir nitelikli şekli olarak kabul edilmiştir. Aleniyet için aranan temel ölçüt, fiilin, gerçekleştiği koşullar itibarıyla belirli olmayan ve birden fazla kişiler tarafından algılanabilir olmasıdır.

Keza, aleniyetin basın ve yayın yoluyla gerçekleşmesi durumunda artırma oranı ayrıca düzenlenmektedir.

Maddenin son fıkrasında, kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde, suçun kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılacağı hüküm altına alınmıştır. “

2. Suçun Maddi ve Manevi Unsurları

  • Maddi Unsur (Fiil)

Hakaret suçunun fiili unsuru, bir kişinin onur, şeref ve saygınlığını aşağılayıcı nitelikte somut bir eylemde bulunmak veya sövmektir. Hakaret, yalnızca bir eylem yapıldığında meydana gelir yani bu suç hareket suçudur. Fiilin gerçekleştirilmesiyle birlikte suç tamamlanır; failin belirli bir sonuç doğurması gerekmez.

Bu eylem, ağır eleştiri sınırını aşan ve hedef kişiyi toplum nezdinde küçük düşüren nitelikte olmalıdır. Örneğin, bir kişiye "ahlaksız" ya da "hala papazla konuşuyorsun" gibi somut olmayan ifadeler hakaret sayılmayabilir; ancak "seni pislik adam" gibi doğrudan hakaret içerdiğinde suç oluşur. Aynı zamanda yalnızca soyut değer yargısını içeren "sövme" ifadeleri de hakaret kapsamında kabul edilir.

  • Manevi Unsur (Kast)

Hakaret suçunda manevi unsur olarak genel kast yeterlidir. Failin, saldırgan niyetle, söylenen sözlerin karşı kişiyi inciteceğini bilerek hareket etmesi gerekir. Kazara veya yanlış anlama sonucu söylenen sözler bu suçu oluşturmaz.

3. Huzurda Hakaret (Yüz Yüze)

Bir eylem failin mağlupla yüz yüze olduğu sırada gerçekleşirse bu duruma "huzurda hakaret" denir. Bu tanım, kişinin sözlerin doğrudan muhatabı olduğu anlamına gelir. Örneğin, bir toplantıda "sen tam bir yalancısın" diyerek yüzüne karşı yapılan hakaret, huzurda hakarettir.

Ayrıca iletişim araçları kullanılarak (telefon, mesaj) doğrudan mağdura iletilen ifadeler de huzurda hakaret olarak değerlendirilir. Burada tek önemli kriter, hakaretin doğrudan mağdura ulaşmış olmasıdır.

4. Gıyapta Hakaret ve İhtilat Unsuru

Gıyapta hakaret, mağdur burada yokken üçüncü kişiler huzurunda yapılan hakarettir. Bu halde suçun oluşması için:

  • Hakaret, en az üç kişi huzurunda yapılmalı,
  • Bu sözlerin mağdura üçüncü kişiler aracılığıyla iletilmesi gerekir.

Örneğin, bir kişi arkadaşlarına "o tam bir yalancıdır" dediyse ve bu söz mağdurun duyacağı şekilde aktarılmışsa, gıyapta hakaret gerçekleşmiş olur.

5. Fail ve Mağdur Kimlerdir?

  • Fail: Herhangi bir gerçek kişi olabilir. Tüzel kişiler (şirket, vakıf vb.) hukuki olarak fail olarak kabul edilmez.
  • Mağdur: Hakarete maruz kalan belirli bir gerçek kişidir. Unutulmamalıdır ki mağdurun tanımlanabilir olması gerekir; soyut ifadeler hakaret suçunu oluşturmaz.

Belirli bir kişiye yönelik doğrudan anlama gelmeksizin yapılan "hanımefendi gibi davranan tipler" gibi genellemeler, mağduru belli değilse hakaret olmayabilir.

6. Hukuka Aykırılık Unsuru

Hakaret suçunun oluşması için eylem hukuka aykırı olmalıdır. Yani bazı durumlarda, söylenen sözler aşağılayıcı da olsa kanunen suç teşkil etmeyebilir. Örneğin:

  • Haklı eleştiri (somut olaylara dayanarak yapılan yapıcı yorumlar),
  • Savunma amacıyla yapılan açıklamalar,
  • Basın, radyo-televizyon veya yazılı yayınlarda gerçeklere dayalı haber verme gibi durumlarda suç oluşmaz.

Yani mağdurun rızası olsa bile, sözler küçültücü nitelik taşıyorsa hukuka uygunluk sağlamaz. Ancak yargı, bunları hukuka uygun görebilir.

7. Şikâyet, Uzlaşma ve Zamanaşımı

  • Suçun takibi şikâyete bağlıdır, kamu görevlisine hakaret hariç.
  • Şikâyet, mağdurun olay ve fail bilgisini öğrendiği andan itibaren 6 ay içinde yapılmalıdır.
  • Zamanaşımı süresi 8 yıldır.

Uzlaşma mekanizması, genel hakaret türü için uygulanabilir. Fakat iletişim araçlarıyla yapılan, kamu görevlisine yönelik ya da kamu görevlilerine grup halinde söylenen hakaretler uzlaşma dışında tutulur. Konya ceza hukuku avukatı desteğiyle bu tür durumlarda haklarınızı koruma altına almanız mümkündür.

8. Suçun Yargı Alanı ve Uygulama Örnekleri

  • Hakaret suçundan asliye ceza mahkemesi görevlidir.
  • Ceza: Hafif hakaret için 3 aydan 2 yıla kadar hapis veya adli para cezası.
  • Nitelikli haller durumunda ceza daha ağır olur: Kamu görevlisine karşı, dini/etnik temelli ya da alenen (örneğin sosyal medyada) işlenen hakaretlerde ağırlaştırılmış yaptırımlar uygulanır.

9. Yargıtay Kararları Işığında Hakaret Suçu: Uygulamadaki Yorum Farklılıkları ve İçtihat Birliği Sorunu

  • Somut Fiil ve Onur-Küçük Düşürme Unsurunun Yorumlanması

Yargıtay, hakaret suçunun oluşabilmesi için söylenen söz veya yapılan davranışın mağdurun onur, şeref ve saygınlığını somut biçimde zedeleyici nitelikte olmasını şart koşar. Kararlarda, ağır eleştirinin sınırlarının aşılması ve soyut ifadelerden somut isnada geçişin önemi vurgulanır. Örneğin, Yargıtay 8. Ceza Dairesi bazı kararlarında, toplumsal normlar ve dönemin anlayışına göre hakaret unsuru değerlendirilirken; diğer daireler daha katı ölçütler uygulayabilmektedir.

  • Sosyal Medya ve Aleniyetin Değerlendirilmesi

Günümüzde sosyal medya üzerinden yapılan hakaretler sıkça Yargıtay incelemesine konu olmaktadır. Yargıtay, sosyal medyada yapılan paylaşımların “aleniyet” unsurunu sağladığına hükmederek, hakaret suçunun oluştuğunu kabul eder. Ancak burada bazen hangi paylaşımların hakaret niteliğinde olduğu konusunda da daireler arası görüş ayrılıkları görülür. Bazı kararlar, yorum ve eleştirileri ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirirken, bazıları sınırları daha dar tutmaktadır.

  • Huzurda ve Gıyapta Hakaret Ayrımı

Yargıtay, huzurda ve gıyapta hakaret arasındaki farkı sıkça vurgular. Gıyapta hakarette ihtilat unsurunun mutlaka bulunması gerektiği yönündeki uygulamalar, birçok kararda tekrar edilmiştir. Ancak pratikte, üçüncü kişilere yönelik iletim şekilleri ve mağdurun haberdar olup olmaması gibi konularda farklı yorumlar yapılabilmektedir.

  • Karşılıklı Hakaret ve Ceza İndirimi

Karşılıklı hakaret durumlarında Yargıtay, TCK’nın ilgili maddeleri uyarınca ceza indirimi ya da ceza vermeme kararı verebileceğini belirtir. Kararlarda, olayın özelliklerine göre fail ve mağdurun davranışlarının karşılıklı olup olmadığına ve hakaretin şiddetine göre takdir yetkisi geniş tutulur. Bu alanda da uygulamada bazen istikrarsızlıklar yaşanmaktadır.

  • İçtihat Birliği ve Uygulamada Karşılaşılan Sorunlar

Yargıtay içtihatlarında görülen daireler arası farklılıklar, hakaret suçunun sınırlarının net çizilememesine yol açmaktadır. Özellikle sosyal medya, toplumsal değerlerdeki değişim ve ifade özgürlüğü dengesi gibi yeni sorunlarda birleştirici ve açıklayıcı içtihatlar ihtiyacı devam etmektedir.

 

Örnek Yargıtay Kararları

  • Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 05.04.2023 Tarihli Kararı (2020/31057 E. – 2023/16900 K.)

Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 05.04.2023 tarihli kararında “midesiz” ifadesinin hakaret suçu kapsamında değil, kaba ve nezaket dışı bir söylem olarak değerlendirilmesi gerektiğine hükmetmiştir. Kararda şu şekilde ifade edilmiştir:

“Olay günü sanığın söylediği kabul edilen ‘Sen midesizsin, nasıl evlenirsin, evlenemezsin.’ şeklinde, kaba hitap tarzı niteliğindeki sözlerinin, muhatabın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun yasal unsurlarının somut olayda oluşmadığı gözetilmeden, yetersiz gerekçeyle sanığın mahkûmiyetine karar verilmesi... belirlendiğinden karar bu yönleri ile hukuka aykırı bulunmuştur.”

  • Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 27.03.2024 Tarihli Kararı (2021/25385 E. – 2024/4032 K.)

Basına “Yargıtay 'erkek ol, yürekli ol' sözlerini hakaret saymadı” başlığı ile yansıyan ve hakaret suçunun sınırlarının değerlendirilmesi bakımından emsal nitelik taşıyan karar aşağıdaki şekilde gerekçelendirilmiştir:

“Katılanın, ... Büyükşehir Belediyesi'nde zabıta amiri olarak görev yaptığı, olay tarihinde katılanın telefonuna 'Benim bir elemanıma bir şey olursa tek muhatabım sensin, ya erkek ol erkek, görevinizi yapın.' diye mesaj attığı, ayrıca kendi ... isimli internet sitesi hesabından, '... bey, makamın hakkını veremiyorsan yapacak yürekli birine bırak, yürekli olun.' şeklinde paylaşımlarda bulunarak hakaret ettiği iddiasıyla açılan kamu davasında, Yerel Mahkemece, sanığın üzerine atılı kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçunu işlediği kabul olunarak mahkûmiyeti yönünde hüküm kurulmuştur.

Yargılamaya konu somut olayda; sanığın, katılana hitaben söylediği kabul olunan sözlerin, muhatabın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğinde olduğu, dolayısıyla hakaret suçunun unsurları itibarıyla oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi nedeniyle hüküm hukuka aykırı bulunmuştur.”

  • Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 10.11.2022 Tarihli Kararı (2022/6882 E. – 2022/9085 K.)

Basına “Yargıtay: Kaynanaya hakaret eden geline nafaka yok” başlığıyla yansıyan ve boşanma ile yoksulluk nafakasına ilişkin önemli bir değerlendirme içeren karar, aşağıdaki şekilde gerekçelendirilmiştir:

“Davalı-davacı kadının, eşinin annesine süregelen şekilde ağır biçimde hakaret ettiği sabit olup, mahkemece davalı-davacı erkeğe yüklenen vakıanın da davalı-davacı kadının bu kusuruna karşı tepkisel nitelikte olduğunun kabulü gerektiğinden erkeğe kusur olarak yüklenilmesi doğru görülmemiştir.

Bu nedenle evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda davalı-davacı kadının tam kusurlu olduğunun kabulü ile tam kusurlu kadın tarafından açılan birleşen davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeler ile kusur belirlemesi yapılması ve birleşen davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan mali gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Tam kusurlu kadın yararına yoksulluk nafakası takdir edilemez. O hâlde, kadının yoksulluk nafakası talebinin reddi gerekir.”

  • Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 13.02.2023 Tarihli Kararı (2020/33819 E. – 2023/1031 K.)

Basına “Yargıtay, ‘suratsız’ ifadesini hakaret saymadı” başlığıyla yansıyan ve hakaret suçunun sınırlarına ilişkin önemli değerlendirmeler içeren kararda, sanığın kamu görevlisi doktora yönelik sarf ettiği ifadeler nedeniyle yerel mahkemece mahkûmiyetine karar verilmiş, ancak Yargıtay bu kararı hukuka aykırı bularak bozmuştur. Kararın gerekçesi şu şekildedir:

“Sanığın katılan doktora, ayağındaki rahatsızlık nedeniyle muayene olduğu, muayene sonucunda katılanın kendisine reçetesini yazdığı, ancak sanığın daha sonradan doktordan grip ilaçlarını da yazmasını istediği, bunun üzerine doktorun kendisini yeniden muayene etmesi gerektiğini söylemesine rağmen, 'İlla yüzüne mi hapşırmam lazım, suratsız doktor' dediği, ardından da koridora çıkarak 'Bu ne biçim doktor' şeklinde sözlerine devam ettiği, böylece üzerine atılı suçu işlediği Yerel Mahkemece kabul edilmiştir.

Ancak, hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir.

Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kamu görevlilerine veya sivil vatandaşa yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi; sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını ya da sövme fiilini oluşturması gerekmektedir.

Olay günü sanığın katılana söylediği kabul edilen sözlerin, muhatabın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğinde olduğu, dolayısıyla hakaret suçunun unsurlarının oluşmadığı gözetilmeden, yasal olmayan ve yerinde görülmeyen gerekçeyle mahkûmiyet kararı verilmesi nedeniyle hüküm hukuka aykırı bulunmuştur.”

 

📢Neden Konya’da Bir Ceza Hukuku Avukatıyla Çalışmalısınız?

Konya’da yaşanan hukuki uyuşmazlıkların önemli bir kısmı ceza hukuku kapsamında değerlendirilmektedir. Gözaltı, soruşturma, tutuklama ya da dava süreçlerinde; bölgesel yargı pratiğini bilen, yerel mahkeme içtihatlarına hâkim bir Konya ceza hukuku avukatı ile çalışmak, sürecin en sağlıklı şekilde ilerlemesini sağlar.

Özellikle bireylerin yanlış beyanlar, zamanında yapılmayan itirazlar ya da eksik savunmalar nedeniyle ciddi hak kayıpları yaşaması sıkça görülmektedir. Bu noktada, Konya’da ceza hukuku alanında uzman bir avukatla çalışmak; hem adil yargılanma hakkınızın korunması hem de olası yaptırımların minimuma indirilmesi açısından büyük önem taşır.

📌NAYA Hukuk & Danışmanlık ile Ceza Hukuku Alanında Güvendesiniz

Konya merkezli hukuk ofisimiz, hakaret suçu ile ilgili yaşadığınız mağduriyetlerde;

  • Şikâyet dilekçesinin hazırlanması
  • Soruşturma ve kovuşturma süreçlerinin takibi
  • Manevi tazminat davalarının açılması ve yürütülmesi

gibi tüm aşamalarda uzman avukat kadrosuyla yanınızdadır.

📞 Bizimle İletişime Geçin

Haklarınızı kaybetmeden önce profesyonel destek alın:
➡️ NAYA Hukuk & Danışmanlık İletişim Sayfası
➡️ Konya Ceza Hukuku Hizmetleri

 

 

 

 

Yardıma mı ihtiyacınız var?
Hizmet ve süreç hakkında detaylı bilgilendirme için bize ulaşın.