NAFAKA ARTIRIM DAVASI NEDİR? - KONYA AİLE HUKUKU AVUKATI

NAFAKA ARTIRIM DAVASI NEDİR? - KONYA AİLE HUKUKU AVUKATI

Nafaka Artırım Davası Nedir? Konya'da Uzman Avukat Desteğiyle Güvende Kalın (2025) 

Boşanma veya ayrılığın ardından hükmedilen nafaka, zaman içinde ekonomik koşulların değişmesiyle yetersiz hale gelebilir. Enflasyonun yükselmesi, hayat pahalılığı ya da nafaka alacaklısının artan ihtiyaçları; mevcut nafaka tutarının geçimini sağlamaya yetmemesine neden olabilir. Bu gibi durumlarda, nafaka miktarının yeniden değerlendirilmesi için mahkemeye başvurarak artırılması talep edilebilir. Bu taleple açılan dava türüne ise nafaka artırım davası denir.

Peki, nafaka miktarının artırılması hangi şartlara bağlıdır? Kimler bu davayı açabilir ve yargılama süreci nasıl işler? Bu soruların yanıtları, nafaka alacaklısının ve borçlusunun mevcut ekonomik durumuna göre değişebilir. Nafaka artırım davalarında profesyonel destek almak, hak kaybına uğramamak adına oldukça önemlidir. Aile Hukuku alanında uzman bir avukat ile çalışmak, sürecin doğru şekilde yürütülmesini sağlar.

Makale İçeriği:

1. Nafaka Artırım Davası Nedir?

2. Nafaka Artırım Davası Açma Şartları
    2.1. Ekonomik Şartlardaki Değişiklik
    2.2. Hakkaniyet İlkesi Kapsamında Artırım Talebi

3. Kimler Nafaka Artırımı Talep Edebilir?

4. Geleceğe Yönelik Artış Oranlarının Belirlenmesi

5. Nafaka Artış Oranı Nasıl Hesaplanır?

6. Nafaka Artırım Davasında Yargılama Süreci
    6.1. Dava Usulü
    6.2. Görevli ve Yetkili Mahkeme
    6.3. Dava Açma Süresi ve Zamanaşımı

1. NAFAKA ARTIRIM DAVASI NEDİR?

Boşanma sonrasında hükmedilen nafaka, tarafların o anki mali ve sosyal durumları dikkate alınarak belirlenir. Ancak zaman içinde ekonomik göstergelerin değişmesi, enflasyonun etkisiyle hayat şartlarının ağırlaşması ya da nafaka alacaklısının ihtiyaçlarının artması gibi nedenlerle, daha önce belirlenen nafaka miktarı yetersiz hale gelebilir.

İşte bu gibi durumlarda nafaka alacaklısı, mevcut nafakanın artık ihtiyaçlarını karşılamadığını gerekçe göstererek nafaka artırım davası açabilir. Bu dava, nafaka miktarının yeniden değerlendirilerek güncellenmesini talep eden hukuki bir süreçtir.

Mahkeme, tarafların güncel gelir durumlarını, yaşam standartlarını ve ekonomik değişkenleri dikkate alarak nafakanın artırılıp artırılmayacağına karar verir. Ancak her durumda artış kararı verilmesi zorunlu değildir; talep incelenir ve şartlar oluşmuşsa uygun bir artış yapılır.

Nafaka artırımına ilişkin düzenlemeler, Türk Medeni Kanunu’nun 176. maddesi ve ilgili içtihatlar çerçevesinde şekillenir. Amaç, değişen ekonomik koşullarda nafaka alacaklısının mağduriyet yaşamadan geçimini sürdürebilmesidir.

Nafaka Artırımının Hukuki Dayanağı

Nafaka artırım taleplerinin hukuki temeli, Türk Medeni Kanunu’nun ilgili maddelerinde açıkça düzenlenmiştir. Nafakanın türüne göre uygulanacak hükümler değişiklik gösterir:

  • Yoksulluk Nafakası (TMK m. 176/4):
    “Tarafların mali durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılmasına veya azaltılmasına karar verilebilir.”

Bu hükme göre, boşanma sonrası hükmedilen yoksulluk nafakasının miktarı, tarafların ekonomik koşullarında önemli bir değişiklik meydana gelmişse veya hakkaniyet gerektiriyorsa yeniden değerlendirilebilir.

  • İştirak Nafakası (TMK m. 331):
    “Durumun değişmesi hâlinde hâkim, istem üzerine nafaka miktarını yeniden belirler veya nafakayı kaldırır.”

Bu madde ise, velayet altındaki çocuğun bakım ve eğitim giderlerini kapsayan iştirak nafakasında, nafaka yükümlüsü veya alacaklısının maddi koşullarında bir değişiklik olması durumunda nafaka miktarının yeniden belirlenmesine olanak tanır.

Bu yasal düzenlemeler çerçevesinde, nafaka artırımı mümkündür. Ancak bu talebin kabul edilebilmesi için, başvuruyu destekleyecek somut değişikliklerin varlığı gereklidir. Mahkeme, ekonomik durumdaki değişikliklerin kalıcı olup olmadığını ve hakkaniyet gerekliliğini somut olay bazında değerlendirerek karar verir.

2. NAFAKA ARTIRIM DAVASI ŞARTLARI

Nafaka artırım davası, belirli hukuki gerekçelere dayanılarak açılabilir. Esasen bu dava türü, nafaka alacaklısının mevcut nafaka tutarının artık yeterli olmadığını ileri sürmesi ve bu durumun mali koşullardaki değişiklikler veya hakkaniyet gerekliliği ile desteklenmesi halinde gündeme gelir.

Türk Medeni Kanunu uyarınca, nafaka miktarının yeniden belirlenmesi için aşağıda yer alan şartların varlığı aranır:

    2.1. Mali Koşullardaki Değişiklikler Nedeniyle Nafaka Artırımı

Nafaka artırımına konu olan davalarda en sık karşılaşılan gerekçelerden biri, taraflardan birinin mali durumunda meydana gelen önemli değişikliklerdir. Bu değişiklikler, hem nafaka ödeyenin (borçlunun) hem de nafaka alanın (alacaklının) ekonomik koşullarında ortaya çıkabilir:

  • Nafaka alacaklısının gelirinin azalması veya giderlerinin artması:

İşten çıkarılma, sağlık sorunları veya gelir kaybı gibi nedenlerle nafaka alacaklısının geçim gücünün zayıflaması,

Kira, fatura ve temel yaşam giderlerinin enflasyon karşısında artması,

Başka bir gelir kaynağının bulunmaması veya mevcut gelirin yetersiz hale gelmesi.

  • Nafaka borçlusunun gelirinde artış olması:

İş değişikliği, terfi, zam ya da ticari kazanç artışı gibi sebeplerle nafaka borçlusunun ekonomik gücünün yükselmesi,

Boşanma sırasında ekonomik sıkıntıda olan borçlunun zamanla mali açıdan rahatlaması.

Örnek Durum:
Nafaka borçlusu, boşanma sürecinde düşük gelirli bir pozisyonda çalışırken, yıllar içinde kendi işini kurar veya üst düzey bir pozisyona gelir. Gelir düzeyinde ciddi bir artış meydana geldiğinde, mahkeme mevcut nafakanın bu yeni duruma göre güncellenmesine karar verebilir.

    2.2. Hakkaniyet İlkesi Gereği Nafaka Artırımı   

Nafaka miktarının yeniden değerlendirilmesinde mahkemeler yalnızca ekonomik verileri değil, aynı zamanda hakkaniyeti de göz önünde bulundurur. Türk hukuk sisteminde hâkimin takdir yetkisi çerçevesinde değerlendirilen bu unsur, somut olayın özelliklerine göre şekillenir.

  • Mevcut nafakanın temel ihtiyaçları karşılamaması:

Enflasyon, ekonomik kriz ve hayat pahalılığı gibi genel ekonomik koşulların etkisiyle nafakanın alım gücünü yitirmesi,

Eğitim, sağlık, barınma ve ulaşım gibi temel giderlerdeki artış nedeniyle mevcut nafaka tutarının yetersiz kalması.

  • Çocuğun yaşının ilerlemesiyle giderlerin artması:

İştirak nafakası söz konusuysa, çocuğun yaşının büyümesiyle birlikte eğitim, sosyal faaliyet ve sağlık giderlerinin ciddi biçimde artması.

Örnek Durum:
Küçük yaşta belirlenen iştirak nafakası, çocuğun büyüdükçe spora, müziğe veya başka sosyal faaliyetlere yönelmesiyle yetersiz hale gelir. Bu sosyal gelişim harcamaları da mahkeme tarafından hakkaniyet çerçevesinde değerlendirilir.

3. NAFAKANIN ARTIRILMASINI KİM TALEP EDEBİLİR?

Nafaka artırım davası, hukuken yalnızca belirli kişiler tarafından ve belirli koşullar oluştuğunda açılabilir. Mevcut nafaka miktarının yaşam standartlarını karşılamadığı durumlarda ya da tarafların gelir-gider dengesinde ciddi değişiklikler meydana gelmişse, nafakanın artırılması için aşağıdaki kişiler mahkemeye başvurabilir:

  • Yoksulluk Nafakası Alan Eski Eş

Türk Medeni Kanunu’nun 176. maddesi uyarınca, boşanma sonrası yoksulluğa düşecek olan eş lehine bağlanan yoksulluk nafakası, ekonomik koşullardaki değişiklikler dikkate alınarak artırılabilir. Talep hakkı, nafaka alacaklısı olan eski eşe aittir.

Örnek Olay:
Yoksulluk nafakası alan eş, ev sahibi olduğu dönemde geçinebiliyorken depremde evini kaybeder ve kiraya çıkmak zorunda kalır. Artan kira ve yaşam maliyetleri gerekçe gösterilerek nafaka artışı talep edilir.

  • İştirak Nafakası Alan Çocuk veya Onun Yasal Temsilcisi (Velisi)

TMK 331. maddeye göre, çocuğun ihtiyaçlarının artması veya tarafların ekonomik durumunun değişmesi halinde iştirak nafakası artırılabilir. Bu durumda, çocuğun velayeti kendisinde bulunan ebeveyn dava açma yetkisine sahiptir.

Örnek Olay:
Boşanma sırasında çocuk 3 yaşındaydı ve 1.200 TL iştirak nafakası belirlenmişti. Çocuk 13 yaşına geldiğinde hem okul masrafları hem de bireysel gelişimi için özel eğitim desteği gerekmeye başladı. Annesi, artan giderleri gerekçe göstererek iştirak nafakasının artırılmasını talep eder.

  • Yardım Nafakası Alan 18 Yaşından Büyük Çocuk

18 yaşını dolduran çocuk için iştirak nafakası sona erer, ancak eğitimine devam ettiği sürece yardım nafakası talep edebilir. Bu durumda, dava doğrudan çocuğun kendisi tarafından açılır.

Örnek Olay:
Üniversitede mimarlık okuyan 21 yaşındaki genç, bölümünün gerektirdiği yazılım ve çizim programlarını karşılayamadığı, staj giderleri ve okul malzemeleri nedeniyle zorlandığı için yardım nafakasının artırılması amacıyla mahkemeye başvurur.

  • Vasi veya Yasal Temsilci

Nafaka alacaklısının kendi adına dava açamayacak durumda olması halinde, yasal temsilcisi veya atanmış vasisi artırım davası açabilir. Bu durum genellikle engellilik, zihinsel kısıtlılık veya küçük yaş gibi sebeplerle gündeme gelir.

Örnek Olay:
Zihinsel engelli bir yetişkin için daha önce bağlanmış olan yoksulluk nafakası, sosyal hizmet masraflarının artmasıyla yetersiz hale gelir. Vasi sıfatıyla hareket eden ablası, nafakanın artırılması için dava açar.

4. NAFAKANIN GELECEK YILLARDAKİ ARTIŞ ORANININ BELİRLENMESİ

Nafaka, zamanla ekonomik koşullara bağlı olarak yetersiz hale gelebileceği için, gelecekteki yıllarda hangi oranda artırılacağının önceden belirlenmesi mümkündür. Bu durum, hem nafaka alacaklısının ekonomik güvenliğini korur hem de her yıl yeniden dava açma gerekliliğini ortadan kaldırarak taraflara ciddi kolaylık sağlar. Aile Hukuku alanında uzman bir avukat ile çalışmak, sürecin doğru şekilde yürütülmesini sağlar.

Boşanma davası sırasında ya da daha sonra açılan nafaka artırım davası kapsamında, mahkeme, taraflardan birinin açık talebi üzerine, nafakanın ilerleyen yıllarda hangi oranda artırılacağını hükme bağlayabilir. Bu uygulama hem nafaka alacaklısı hem de borçlu açısından öngörülebilirliği artırır.

Mahkemenin Nafaka Artış Oranlarını Belirleme Yöntemi

Türk Medeni Kanunu’nun 176. ve 330. maddeleri uyarınca; “Hâkim, istem hâlinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.”

Bu hüküm, hâkimin tarafların ekonomik koşullarına ve ülkenin genel mali durumuna göre, nafakanın artış oranını belirleyebilmesine olanak tanır. Ancak bunun için mutlaka taraflardan birinin açıkça talepte bulunması gerekir.

Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar:

Artış oranı otomatik belirlenmez. Hâkim re’sen (kendiliğinden) gelecek yıllar için artış oranı kararlaştıramaz.

Mutlaka talep edilmelidir. Artış talebi, dava dilekçesinde açıkça belirtilmeli veya duruşma sırasında mahkemeye bildirilmelidir.

Talep yoksa artış kararı verilmez. Eğer hiçbir taraf bu yönde bir talepte bulunmazsa, gelecek yıllar için artış hükmü kurulamaz.

5. NAFAKA ARTIŞ ORANI NASIL BELİRLENİR?

  • TÜİK’in ÜFE ya da TÜFE oranlarına göre artış:

Yargıtay uygulamalarına göre, nafaka artışları genellikle TÜİK verileri esas alınarak birbirine alternatif şekilde ÜFE veya TÜFE oranları kullanılarak belirlenmektedir. Bu yaklaşım, nafakanın ekonomik koşullara uyumlu şekilde güncellenmesi amacı taşır.

  • Tarafların ekonomik durumuna ve hakkaniyet ilkesine göre farklı oranlar:

Mahkeme, somut olaya göre tarafların gelir ve gider oranlarına bakarak talepten farklı bir artış oranı da belirleyebilir.

  • Sabit oranlı artış:

Mahkeme, tarafların isteği ve ekonomik şartları dikkate alarak, her yıl sabit (örneğin %20) artış öngören bir hüküm de verebilir.

Sonuç Olarak;

Nafaka miktarının ekonomik koşullara uygun şekilde her yıl artmasını sağlamak için, nafaka alacaklısı veya borçlusu, mahkemeden açıkça geleceğe dönük artış talebinde bulunmalıdır.

-Hâkim, taraflardan biri böyle bir talepte bulunmadığı sürece, kendiliğinden (re’sen) artış oranı belirleyemez.
-Talep üzerine mahkeme, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını değerlendirerek, her yıl geçerli olacak şekilde bir artış oranı belirleyebilir.
-Uygulamada en çok tercih edilen yöntem, TÜİK’in Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) veya Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) oranlarına göre yıllık artıştır.

Bu şekilde bir hüküm verilmesi, her yıl yeniden dava açma zorunluluğunu ortadan kaldırarak hem tarafların zaman kaybını önler hem de ekonomik istikrar sağlar. Özellikle uzun süreli nafaka ödemelerinde bu yöntem, taraflar açısından pratik ve sürdürülebilir bir çözümdür.

6. NAFAKA ARTIRIM DAVASINDA YARGILAMA SÜRECİ

Nafaka artırım davaları, hukuki kurallar çerçevesinde belirli usul ve esaslara göre yürütülür. Davanın açılması, yargı yolu, yetkili mahkeme ve zamanaşımı gibi temel unsurlar bu süreçte önem taşır.

    6.1. Yargılama Usulü

Nafaka artırım davaları, Türk Medeni Kanunu ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre basit yargılama usulü ile görülür. Bu usul, dava sürecinin hızlı, etkin ve masrafsız şekilde tamamlanmasını sağlar.

Dava dilekçelerinin yazılı olarak sunulmasıyla başlayan süreçte, mahkeme inceleme yapar ve duruşma günü tayin ederek tarafların beyanlarını dinler. Karmaşık prosedürler yerine daha sade ve kısa bir süreç izlenir, böylece tarafların hakları hızlıca karara bağlanır.

    6.2. Nafaka Artırım Davasında Görevli ve Yetkili Mahkeme

Bu tür davalara bakan görevli mahkeme, öncelikle Aile Mahkemeleridir. Eğer dava açılan yerde Aile Mahkemesi yoksa, Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olur.

Yetkili mahkeme ise, genel kural olarak nafaka alacaklısının (nafaka alan kişinin) ikamet ettiği yer mahkemesidir. Ancak, istenirse nafaka borçlusunun (nafaka ödeyen kişinin) yerleşim yeri mahkemesinde de dava açılabilir. 

    6.3. Nafaka Artırım Davasında Süre ve Zamanaşımı

Nafaka artırım davalarında hukuki açıdan özel bir süre veya zamanaşımı sınırı bulunmamaktadır. Nafaka alacaklısı, nafakanın yetersiz hale geldiğini düşündüğü her an mahkemeye başvurabilir.

Bununla birlikte, mahkemeler genellikle nafaka kararının kesinleşmesinin hemen ardından açılan davaları, mali durumdaki değişikliklerin yetersizliği nedeniyle reddedebilir.

Bu sebeple, çoğu uzman ve hukukçu, nafaka artırım davası açmadan önce en az 1-2 yıl geçmesini ve bu süre içinde ekonomik şartlardaki önemli değişikliklerin ortaya çıkmasını önerir. Böylece, dava dayanakları daha sağlam olur ve mahkeme karar verme aşamasında elini güçlendirir. Aile hukukuna ilişkin tüm davalarda olduğu gibi nafaka artırım davalarında da Konya’da uzman avukat kadromuzla hukuki destek sunuyoruz.

📢 Neden Konya’da Bir Aile Hukuku Avukatıyla Çalışmalısınız?

Konya’da görülen aile hukuku davaları arasında en sık karşılaşılan konulardan biri, nafaka artırım davasıdır. Boşanma sonrası hükmedilen nafaka miktarı zamanla yetersiz hale gelebilir. Enflasyon, hayat pahalılığı ve nafaka alacaklısının değişen yaşam koşulları, mevcut nafaka tutarının geçimini sağlamaya yetmemesine neden olabilir. Bu gibi durumlarda nafaka miktarının yeniden değerlendirilmesi için açılan davalar, teknik bilgi ve tecrübe gerektiren süreçlerdir. Bu nedenle, yerel yargı uygulamalarına hâkim, Konya’da nafaka artırım davalarında uzman bir aile hukuku avukatı ile çalışmak büyük önem taşır.

Özellikle nafaka artırım talebinin gerekçelendirilmesi, ekonomik koşulların belgelenmesi ve yasal sürecin titizlikle takibi büyük hassasiyet gerektirir. Bu noktada, Konya’da nafaka davalarına odaklanan tecrübeli bir avukat ile çalışmak; hem hak kaybını önler hem de davanın olumlu sonuçlanma ihtimalini artırır.

📌 NAYA Hukuk & Danışmanlık ile Nafaka Davalarında Güvendesiniz

Konya merkezli hukuk ofisimiz, nafaka artırım davalarında;

✅ Nafaka artırım talebinin hukuki dayanaklarla hazırlanması
✅ Gelir-gider dengesi, ekonomik ihtiyaçlar ve geçim koşullarının doğru şekilde sunulması
✅ Delil ve belgelerin eksiksiz toplanması
✅ Mahkemeye sunulacak dilekçelerin usulüne uygun hazırlanması
✅ Taraflar arasındaki iletişimin yasal çerçevede yürütülmesi

gibi tüm aşamalarda uzman aile hukuku avukatı kadrosuyla yanınızdadır.

📞 Bizimle İletişime Geçin

Nafaka artırımına ilişkin süreci doğru yönetmek ve hak kaybı yaşamamak için, Konya’da uzman bir nafaka avukatından profesyonel destek almanız önemlidir:

➡️ NAYA Hukuk & Danışmanlık İletişim Sayfası
➡️ Konya Nafaka Artırım Davası Hizmetleri

 

Yardıma mı ihtiyacınız var?
Hizmet ve süreç hakkında detaylı bilgilendirme için bize ulaşın.