Ceza hukuku, bireylerin ve toplumun güvenliğini sağlamak amacıyla belirli davranışları suç olarak tanımlar ve bunlara yaptırımlar öngörür. Bu bağlamda, bireylerin huzur ve güvenliğini doğrudan etkileyen tehdit fiilleri de ceza hukukunun koruma alanı içine alınmıştır. Konya ceza hukuku avukatı desteğiyle bu tür fiillerin hukuki süreci etkili şekilde yürütülebilir. Tehdit suçu, bir kimseyi korkutmak, sindirmek veya iradesini baskı altına almak amacıyla yapılan, kişiye yönelik ciddi zarar verme vaadi içeren eylemleri kapsar.
Türk Ceza Kanunu’nun 106. maddesinde düzenlenen bu suç tipi, hem mağdurun psikolojik bütünlüğünü korumayı hem de kamu düzenini sağlamayı hedefler. Konya avukat kadrosundan uzman bir ceza avukatı, bu süreçte gerek şikayet gerekse savunma tarafında etkili hukuki destek sunar. Zira tehdit fiilleri, yalnızca mağdura yönelik bireysel zarar doğurmakla kalmaz; aynı zamanda toplumda korku, güvensizlik ve istikrarsızlık hissi yaratabilir. Bu nedenle tehdit suçu, ceza hukukunda önemli ve özel bir yere sahiptir.
Tehdit suçu, her ne kadar fiilen bir zarara yol açmasa da mağdur üzerinde yarattığı korku, kaygı ve baskı hissi nedeniyle cezai yaptırımı hak eden bir davranış olarak kabul edilmiştir. Suçun temel özelliği, failin iradi olarak mağdurun geleceğine ilişkin korku yaratacak şekilde davranmasıdır. Bu yönüyle tehdit, soyut tehlike suçları arasında değerlendirilebilir. Konya ceza hukuku avukatı, bu tür suçlarda hem mağdurların hem de şüphelilerin haklarını korumak için sürece aktif olarak dahil olur.
Günümüzde iletişim teknolojilerinin gelişmesiyle birlikte tehdit suçunun işlenme biçimleri de çeşitlenmiştir. Özellikle sosyal medya ve dijital platformlar üzerinden yapılan tehditler, hem mağdur sayısının artmasına hem de delil toplama süreçlerinin karmaşıklaşmasına neden olmuştur. Konya avukat arayışında olan bireyler, dijital delillerin toplanması ve doğru sunulması konusunda profesyonel destekle süreci güvenle yürütebilir. Bu gelişmeler, tehdit suçunun hukuki boyutunun yeniden değerlendirilmesini zorunlu kılmaktadır.
Türk Ceza Kanunu’nda tehdit suçu, 5237 sayılı TCK’nın 106. maddesi kapsamında özel olarak düzenlenmiştir. Kanun koyucu, bu düzenlemeyle bireylerin kişisel güvenlik ve huzur hakkını korumayı amaçlamıştır. Tehdit suçu, mağdurun fiziksel bir zarara uğramasına gerek olmaksızın, ciddi bir korku ve endişe yaşamasına sebep olan fiiller aracılığıyla oluşur. Suçun oluşması için mağdurun tehdidi algılaması ve bu tehditten etkilenmesi gerekir; fakat bunun mutlaka fiili bir neticeye dönüşmesi şart değildir.
Tehdit suçunun TCK’nın 106’ncı maddesindeki düzenlemesi şu şekildedir;
“(1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikâyeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
(2) Tehdidin;
a) Silahla,
b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle,
c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
d) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak, İşlenmesi halinde, fail hakkında iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”
Tehdit Suçunun Temel Özellikleri
Korunan Hukuki Değer
Tehdit suçu ile korunan hukuki değer, başta bireylerin yaşama hakkı, vücut bütünlüğü, cinsel dokunulmazlığı ve genel anlamda kişisel güvenlik duygusudur. Aynı zamanda toplumun huzur ve güvenlik ortamı da dolaylı biçimde korunmaktadır.
Şikâyet ve Takip Usulü
Ceza hukukunda bir fiilin suç sayılabilmesi için, belirli unsurları taşıması gerekir. Tehdit suçunun da oluşabilmesi için hem maddi hem de manevi unsurlarının bulunması zorunludur. Aşağıda tehdit suçunun yapısal unsurları detaylı şekilde incelenmiştir.
1.Maddi Unsur
Maddi unsur, suçun dış dünyada gözlemlenebilen fiilini ifade eder. Tehdit suçu açısından bu fiil, bir kimseye yönelik zarar verici bir davranışın gerçekleşeceğine dair ciddi bir ifade ya da eylemde bulunmaktır. Bu fiil sözle, yazıyla, görüntüyle veya davranışla işlenebilir.
Fiil (Hareket)
Fail ve Mağdur
Suçun Konusu
Tehdit suçunun konusu; kişinin hayatı, vücut bütünlüğü, cinsel dokunulmazlığı, malvarlığı veya onur gibi değerleridir. Bu değerlere yönelik bir gelecek zamanlı zarar vaadi, tehdit suçunun temelini oluşturur.
2. Manevi Unsur (Kast)
Tehdit suçu, kastla işlenebilen bir suçtur. Yani fail, karşı tarafı korkutma veya iradesini baskı altına alma bilinciyle hareket etmelidir. Failin, mağdurun korkuya kapılmasını istemesi veya bu sonucu kabullenmesi gerekir. Olası kast tehdit suçunun oluşumu için yeterlidir. Taksirle (dikkatsizlikle) tehdit suçu oluşmaz.
3.Hukuka Aykırılık ve Kusurluluk
Tehdit eylemi, herhangi bir hukuka uygunluk sebebiyle meşru değilse (örneğin meşru savunma kapsamında yapılmamışsa), hukuka aykırıdır. Failin kusur yeteneğine sahip olması gerekir. Akıl hastaları veya cezai ehliyeti olmayan bireyler bakımından farklı değerlendirme yapılır.
4.Suçun Özel Görünüm Biçimleri
Türk Ceza Kanunu, tehdit suçunun bazı halleri için cezanın artırılmasını öngörmüştür. Bu haller, suçun toplumsal zararını artıran ve failin davranışını daha ağırlaştıran durumları içerir. Nitelikli haller, hem suçun işleniş biçimi hem de failin özel durumu ile ilgilidir.
Silahla Tehdit
Failin tehdit eylemi sırasında silah veya diğer tehlikeli aletler kullanması, tehdit suçunun nitelikli hali olarak kabul edilir. Silahın varlığı mağdur üzerindeki korku ve baskıyı artırır.
Kamu Görevlisine Karşı Görevinden Dolayı Tehdit
Kamu görevlilerine, görevleri nedeniyle yönelik tehditler de nitelikli suç olarak düzenlenmiştir. Bu durum, kamu düzeninin korunması açısından önemlidir.
Birden Fazla Kişiye Karşı Tehdit
Tehdit fiilinin aynı anda birden fazla kişiye yöneltilmesi veya toplu şekilde yapılması suçun ağırlığını artırır.
Suç Örgütü Bağlamında Tehdit
Suç örgütü mensuplarının tehdit eylemini örgüt çıkarı için yapması, suçun nitelikli hali sayılır.
Tehdidin Politik, Etnik veya Dini Saiklerle İşlenmesi
Suç, belirli bir grup veya bireyi ayrımcılığa uğratmak, korkutmak veya sindirmek amacıyla işlenmişse, ceza artırılır.
Cezai Sonuçları
Nitelikli tehdit hallerinde Türk Ceza Kanunu, temel cezayı artırarak daha ağır yaptırımlar uygular. Bu, mağdurun korunması ve toplum düzeninin sağlanması bakımından önemlidir. Yargıtay uygulamalarında da nitelikli hallerde cezanın artırılması yaygın bir uygulamadır.
Basit Tehdit Suçu ve Cezası (TCK m.106/1)
Türk Ceza Kanunu'nun 106. maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen basit tehdit suçu, mağdurun doğrudan ağır bir zarara uğrayacağı tehdidini içerir. Ancak bu zarar, genel anlamda çok ağır nitelikte olmayabilir. Bu suçun temel iki türü vardır: Yaşam hakkı değerine ve malvarlığı değerine yönelik tehditler.
Yaşam hakkına yönelik tehditlerde, örneğin “Seni öldüreceğim” gibi ifadeler kullanıldığında, suçun cezası altı aydan iki yıla kadar hapis olarak öngörülmüştür. Özellikle bu tehditler kadınlara karşı işlendiğinde, cezanın alt sınırı dokuz aydan az olamaz.
Malvarlığına yönelik tehditler ise, mağdura ekonomik zarar verme amacı taşıyan tehditleri kapsar. Örneğin, “Arabanı yakacağım” şeklindeki tehditler bu kategoriye girer. Bu tür tehditlerde ceza, iki aydan altı aya kadar hapis veya adli para cezası şeklindedir ve soruşturma mağdurun şikayetine bağlıdır.
Sağlık personeline yönelik tehditlerde ise kanun cezanın yarı oranında artırılmasını ve verilen hapis cezasının ertelenememesini hükme bağlamıştır. Bu kapsamda sağlık çalışanlarının korunması özel önem taşımaktadır.
Nitelikli Tehdit Suçu ve Cezası (TCK m.106/2)
Tehdit suçunun nitelikli halleri, mağdurun daha savunmasız bırakılması veya korkusunun artırılması gibi ağırlaştırıcı durumları içerir. Kanun bu hallerde faile iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezası öngörmektedir.
Sağlık çalışanlarına karşı işlenen tehditlerin cezaları da nitelikli tehdit kapsamında değerlendirilir ve yarı oranında artırılır. Ayrıca bu cezalarda da hapis cezasının ertelenmesi mümkün değildir.
Tehdit suçu, soyut bir korku yaratma suçu olduğundan ispatı özel delil yöntemleri gerektirir. Başlıca ispat araçları şunlardır:
Tehdit suçunda genellikle mağdur doğrudan maddi bir zarar görmediğinden, hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kurumunun uygulanması mümkündür. HAGB ile hüküm, belirlenen denetim süresi boyunca açıklanmaz ve bu süre sonunda dava düşebilir. Ayrıca tehdit suçundan hükmedilen hapis cezasının ertelenmesi de mümkündür.
Ancak sağlık çalışanlarına karşı işlenen tehditlerde, hem ceza artımı hem de cezanın ertelenememesi öngörülmüştür. Bu durum, sağlık hizmetlerinin kesintisiz ve güvenli yürütülmesi için önem taşımaktadır.
Basına “Yargıtay, ‘sizi köpeğime ısırtırım’ sözünü silahla tehdit saydı” başlığıyla yansıyan;
“...Sanığın alkollü bir şekilde aracıyla seyir halinde iken müştekilerin aracına çarpması sonucu kazaya sebebiyet verdiği ve yanında kurt köpeği olduğu halde müştekilere yönelik ‘Elimdeki köpeği bırakır sizi ısırttırırım, benim arabamı yaptıracaksınız’ dediğinin anlaşılması karşısında, sanığın eyleminin TCK’nın 106/2-a. madde ve fıkrası kapsamında kaldığı gözetilmeden, hatalı değerlendirmeyle aynı Kanun’un 106/1-1. madde ve fıkrası uyarınca hüküm kurulması isabetsizdir...”
şeklinde gerekçelendirilen Yargıtay 4. Ceza Dairesi kararında yerel mahkeme hükmü bozulmuştur.
Basına “Yargıtay, tehdit suçunu mesajla işleyene verilen artırılmış cezayı onadı” başlığıyla yansıyan;
“K....’da bir kişiyi cep telefonuyla arayıp mesaj göndererek tehdit ve hakaret ettiği iddiasıyla M... A... hakkında açılan davada, T... Sulh Ceza Mahkemesi sanığı tehdit suçundan 12 gün, telefonla hakaret suçundan ise 15 gün hapis cezasına çarptırmıştır. Sanığın daha önce sabıkalı olması ve eylemleri birden fazla kez gerçekleştirmesi nedeniyle cezada artırım yapılmıştır. Yargıtay 2. Ceza Dairesi, tehdit suçunun telefonla mesaj yoluyla işlenmesinin mağdur üzerinde daha fazla korku ve endişe yaratabileceğine dikkat çekerek, yerel mahkemenin alt sınırdan uzaklaşarak ceza tayin etmesinde isabetsizlik bulunmadığına karar vermiş ve hükmü onamıştır.”
“Oluşa ve müştekinin beyanı ile mevcut şehadete göre; sanık tarafından, kavga sırasında fevren söylendiği anlaşılan sözlerde, tehdit suçunun taammüt unsurlarının bulunmadığı gözetilmeden sanığın yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.”
Basına “Yargıtay, ‘çocuklarıma sıkarım sonra başkana’ sözünü tehdit kabul etti” başlığıyla yansıyan;
“Tehdit suçunda, sanık tarafından söylenen sözlerin objektif bir değerlendirmeye göre ciddi korku ve endişe yaratmaya elverişli, yeterli ve uygun olması gerektiği; suçun oluşmasının, tehdidin muhatabı üzerindeki fiili etkisine bağlı olmadığı; suçun manevi unsurunun gerçekleşmesi açısından tasarlama gibi yoğun bir şeklin zorunlu olmadığı ve öfke hâlinin kastı ortadan kaldırmayacağı gözetilmeden, sanık tarafından söylendiği kabul edilen ‘İki tane çocuğum var, önce onlara sıkarım, sonra da başkana sıkarım’ biçimindeki sözlerin, mağdur Belediye Başkanı üzerinde ciddi korku ve endişe yaratacak nitelikte olmadığı yönündeki yetersiz gerekçeyle karar verilmesi, bozmayı gerektirmiştir.”
şeklindeki gerekçeyle Yargıtay 4. Ceza Dairesi, yerel mahkeme kararını bozmuştur.
Basına “Yargıtay, ‘Kamyonla adam getiririm’ sözünü tehdit saydı” başlığıyla yansıyan;
“…Sanığın, alacak meselesi nedeniyle çıkan tartışmada müşteki sanıklara hitaben ‘Ben PKK’lıyım, ben aşiretim, istersem kamyonla adam getiririm’ biçimindeki sözlerle tehdit ettiğinin anlaşılması karşısında; öfke hâlinin suç kastını ortadan kaldırmayacağı, tehdit suçunda tasarlama şartının bulunmadığı, sanığın söylediği sözlerin objektif olarak tehdit suçunu oluşturacak elverişlilik ve yeterlilikte olduğu gözetilmeden, ‘kavga ve tartışma sırasında fevren söylenen sözlerin tehdit suçunu oluşturmayacağı’ şeklindeki kanuni olmayan gerekçeyle beraat kararı verilmesi, yerel mahkeme kararını bozmayı gerektirmiştir…”
gerekçesiyle Yargıtay 4. Ceza Dairesi, yerel mahkeme kararını bozmuştur.
“Sanığın, mağdur Y.’yi tehdit etmek amacıyla havaya ateş ettiği sırada mermi çekirdeğinin mağdur Y.A.’nın fırın dükkanının üst camını ve tavandaki lambayı kırdığı olayda; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/3. maddesi gereğince mala zarar verme eylemi tehdit suçunun bir unsuru olduğundan ayrıca bu husustan bahsedilmemesi gerektiği; ayrıca, 5237 sayılı Kanun’da hedefte sapma hâline ilişkin açık bir düzenleme bulunmamakla birlikte, TCK’nın 44. maddesinde düzenlenen fikri içtima kuralı gereği, tek eylemle birden fazla suçun oluşması hâlinde en ağır cezayı gerektiren tehdit suçundan cezalandırılmakla yetinilmesi gerekirken, ayrıca olası kastla mala zarar verme suçundan da hüküm kurulmasının isabetsiz olduğu” gerekçesiyle yerel mahkeme kararı bozulmuştur.
Konya’da yaşanan hukuki uyuşmazlıkların önemli bir kısmı ceza hukuku kapsamında değerlendirilmektedir. Gözaltı, soruşturma, tutuklama ya da dava süreçlerinde; bölgesel yargı pratiğini bilen, yerel mahkeme içtihatlarına hâkim bir Konya ceza hukuku avukatı ile çalışmak, sürecin en sağlıklı şekilde ilerlemesini sağlar.
Özellikle bireylerin yanlış beyanlar, zamanında yapılmayan itirazlar ya da eksik savunmalar nedeniyle ciddi hak kayıpları yaşaması sıkça görülmektedir. Bu noktada, Konya’da ceza hukuku alanında uzman bir avukatla çalışmak; hem adil yargılanma hakkınızın korunması hem de olası yaptırımların minimuma indirilmesi açısından büyük önem taşır.
Konya merkezli hukuk ofisimiz, tehdit suçu ile ilgili yaşadığınız mağduriyetlerde;
gibi tüm aşamalarda uzman avukat kadrosuyla yanınızdadır.
Haklarınızı kaybetmeden önce profesyonel destek alın:
➡️ NAYA Hukuk & Danışmanlık İletişim Sayfası
➡️ Konya Ceza Hukuku Hizmetleri