Sözleşme özgürlüğü, özel hukukun temel ilkelerinden biridir. Bireyler, hukuka ve kamu düzenine aykırı olmamak kaydıyla, diledikleri kişilerle sözleşme yapma ve bu sözleşmenin içeriğini serbestçe belirleme hakkına sahiptirler. Ancak sözleşmenin kurulmasından sonra ortaya çıkan çeşitli sebepler, taraflardan birinin bu sözleşmeye bağlı kalmak istememesine yol açabilir. İşte bu noktada, sözleşmeden dönme hakkı devreye girer.
Sözleşmeden dönme, Borçlar Kanunu çerçevesinde düzenlenen ve belirli şartlar altında kullanılabilen önemli bir hukuki mekanizmadır. Taraflar arasındaki yükümlülüklerin sonlandırılmasını sağlayan bu hak, özellikle ticari sözleşmelerde ve uzun süreli borç ilişkilerinde kritik bir role sahiptir. Bu tür durumlarda, hak kaybı yaşamamak adına deneyimli bir borçlar hukuku avukatı ile süreci yürütmek büyük önem taşır.
Konya avukat desteğiyle sözleşmeden dönme işlemleri hukuka uygun şekilde gerçekleştirilebilir, oluşabilecek tazminat yükümlülükleri önceden öngörülebilir. Bu çalışmada, sözleşmeden dönmenin hukuki dayanakları, kapsamı ve uygulamada karşılaşılan sorunlar detaylı şekilde değerlendirilecektir.
Sözleşmeden dönme, bir tarafın sözleşme ilişkisinden doğan yükümlülüklerini sonlandırmak amacıyla, hukuken tanınan geçerli bir sebebe dayanarak tek taraflı bir irade beyanıyla sözleşmeyi geçmişe etkili olarak ortadan kaldırmasıdır. Bu beyan sonucunda, taraflar arasında kurulmuş olan borç ilişkisi sona erer ve sözleşme hiç kurulmamış gibi sonuç doğurur.
Dönme, esasen borçlar hukukuna özgü bir sözleşmeyi sona erdirme yoludur. Ancak bu sona erme, tarafların karşılıklı anlaşmasıyla değil, sadece bir tarafın iradesiyle gerçekleşir. Bu yönüyle dönme, tek taraflı hukuki işlem niteliği taşır ve karşı tarafın onayına gerek duyulmaz. Bununla birlikte, dönme hakkının doğması ve kullanılabilir olması için belirli hukuki şartların gerçekleşmiş olması gerekir.
Dönme hakkının kullanılmasıyla birlikte, taraflar edim yükümlülüklerinden kurtulur. Eğer sözleşme kapsamında edimler kısmen veya tamamen ifa edilmişse, bu edimlerin iadesi veya tazmini gündeme gelir. Bu noktada, taraflar aldıklarını geri vermek veya mümkün değilse bunun karşılığında değerini ödemekle yükümlüdür. Örneğin, satın alınan bir mal ayıplı olduğu gerekçesiyle sözleşmeden dönüldüğünde, malın iadesi yapılır ve ödenen bedel alıcıya geri verilir.
Sözleşmeden dönme, çoğu zaman kanunen tanınan özel durumlara bağlıdır. Temerrüt, ayıplı ifa, aşırı ifa güçlüğü, ifa imkânsızlığı gibi haller dönme hakkının doğmasına yol açabilir. Bazı durumlarda ise taraflar sözleşmeye açıkça dönme şartı koyarak bu hakkı önceden kararlaştırabilirler. Bu durumda, sözleşmeden dönme hakkı, doğrudan tarafların iradesine dayanır ve sözleşme hükmü olarak işlerlik kazanır.
Dönme, hukuki sonuçları bakımından fesih kurumundan ayrılmaktadır. Her iki işlem de sözleşmeyi sona erdirir; ancak etkileri farklıdır. Fesih, sözleşmeyi ileriye dönük olarak sona erdirir (ex nunc); yani fesih anına kadar yapılmış ifalar geçerli kalır, sadece geleceğe dönük yükümlülükler sona erer. Buna karşın, dönme sözleşmeyi geçmişe etkili şekilde ortadan kaldırır. Sözleşme, adeta hiç yapılmamış sayılır ve taraflar edimlerini iade yükümlülüğü altına girer. Bu nedenle dönme, özellikle ani edimli sözleşmelerde (örneğin satış, bağış, hizmet sözleşmeleri gibi) daha çok uygulama alanı bulur. Buna karşılık, sürekli borç ilişkilerinde fesih daha yaygın bir sona erdirme yoludur.
2. Türk Borçlar Kanunu’nda Sözleşmeden Dönme
Türk Borçlar Kanunu (TBK), taraflar arasında kurulan sözleşme ilişkilerinde taraflardan birinin bazı hukuki sebeplerle sözleşmeye bağlı kalma yükümlülüğünden kurtulmasına imkân tanımaktadır. Bu kapsamda kanun, belirli durumların varlığı halinde sözleşmeden dönme hakkının kullanılmasını mümkün kılmıştır. Kanun koyucu, bu tür durumları genellikle borçlunun temerrüdü, ifa imkânsızlığı, ayıplı ifa veya aşırı ifa güçlüğü gibi hallere özgü hükümlerle düzenlemiştir. Ayrıca, tarafların sözleşme ile dönme hakkını serbestçe kararlaştırmalarına da olanak tanınmıştır.
2.1. Kanundan Doğan Dönme Hakkı (Objektif Sebeplerle Dönme)
a) Borçlunun Temerrüdü Nedeniyle Dönme (TBK m. 123 ve devamı)
Borçlunun, borcunu ifa edebilecek durumda olmasına rağmen, vadesi gelmiş bir edimi zamanında yerine getirmemesi hâlinde temerrüde düştüğü kabul edilir. TBK m. 123’e göre, borçlunun temerrüdü alacaklıya, sözleşmeyi ifa ettirme veya ondan dönme seçeneklerini tanır. Dönme hakkının kullanılabilmesi için kural olarak borçluya uygun bir ek süre verilmiş ve bu sürede de ifa gerçekleşmemiş olmalıdır. Ancak bazı durumlarda süre verilmesine gerek kalmaksızın da dönme hakkı doğabilir; örneğin edimin süresi içinde ifası hayati öneme sahipse veya ek süre verilmesi objektif olarak anlamsızsa.
Sözleşmeden dönüldüğünde, taraflar sözleşme uyarınca teslim ettikleri edimleri geri vermekle yükümlü olurlar. Alacaklının bu süreçte uğradığı zarar varsa, bu zarar da tazmin edilebilir (TBK m. 125).
b) Ayıplı İfa Nedeniyle Dönme (TBK m. 219 ve devamı)
Satım sözleşmelerinde satıcının teslim ettiği mal veya hizmet, sözleşmede kararlaştırılan niteliklere uygun değilse veya kullanıma elverişsiz bir durumda ise “ayıplı ifa”dan söz edilir. TBK m. 219 vd. hükümlerine göre alıcının bu durumda seçimlik hakları vardır: malın değiştirilmesini istemek, bedelde indirim talep etmek, onarım istemek veya sözleşmeden dönmek.
Dönme hakkının kullanılabilmesi için ayıbın, alıcı açısından sözleşmeye bağlı kalmasını beklemeyecek derecede ağır olması gerekir. Örneğin ürün tamamen işlevsizse ya da sözleşme amacına ulaşılması mümkün değilse, alıcı dönme hakkını kullanabilir. Dönme halinde mal iade edilir, bedel geri alınır ve varsa zararlar da tazmin edilir.
c) Aşırı İfa Güçlüğü Nedeniyle Dönme (TBK m. 138)
Sözleşmenin kurulmasından sonra, taraflardan biri açısından edimin ifasını olağan dışı ölçüde zorlaştıran, önceden öngörülemeyen ve tarafların kontrolü dışında gelişen ekonomik veya sosyal olaylar ortaya çıkabilir. TBK m. 138, bu tür durumlarda borçlunun aşırı ifa güçlüğüne düştüğünü kabul eder ve ona sözleşmenin uyarlanmasını isteme ya da mümkün değilse sözleşmeden dönme hakkı verir.
Uyarlama talebi hâkim tarafından değerlendirilmeli ve sözleşmenin adalete uygun şekilde sürdürülebilir hâle getirilmesi amaçlanmalıdır. Ancak uyarlamanın mümkün olmaması hâlinde borçlu, sözleşmeden dönme hakkını kullanabilir. Bu hüküm, özellikle enflasyon, pandemi, savaş gibi ekonomik kriz dönemlerinde büyük önem arz etmektedir.
d) İfa İmkânsızlığı Nedeniyle Sözleşmenin Kendiliğinden Sona Ermesi (TBK m. 136)
Borç ilişkisinde edimin yerine getirilmesi, borçlunun sorumluluğunda olmayan sebeplerle imkânsız hâle gelirse, TBK m. 136’ya göre borç ilişkisinin kendiliğinden sona erdiği kabul edilir. Bu durumda, sözleşmeden dönme söz konusu olmaz; çünkü sözleşme zaten ifa imkânsızlığı nedeniyle hükümsüz hâle gelmiştir.
Ancak taraflar edimlerini kısmen ifa etmişse, sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri verme yükümlülüğü doğabilir. Örneğin bir inşaat sözleşmesinde yapı doğal afet sonucu yıkılmışsa, yüklenici borcunu yerine getiremez ve sözleşme sona ermiş sayılır.
2.2. Sözleşmeye Dayanan Dönme Hakkı (Sübjektif Dönme Hakkı)
TBK’nın sözleşme serbestisi ilkesi gereğince taraflar, sözleşme ilişkilerinde dönme hakkını sözleşme ile önceden kararlaştırabilirler. Bu tür hükümler, özellikle belirli süreli sözleşmelerde ya da ön ödemeli işlem ilişkilerinde sıkça karşımıza çıkar.
Sözleşmesel dönme hakkı, taraflardan birine belirli bir süre içinde veya belirli bir olayın gerçekleşmesi durumunda sözleşmeden dönme yetkisi verir. Örneğin, bir taşınmaz satış sözleşmesinde, “Alıcı 14 gün içinde vazgeçerse cezai şart uygulanmaksızın sözleşmeden dönebilir” hükmü yer alabilir. Bu tür hükümler, genellikle “cayma hakkı” adı altında anılsa da teknik olarak sözleşmeye dayalı dönme niteliği taşır ve cayma ile karıştırılmamalıdır.
Sözleşmesel dönme hakkının geçerli olabilmesi için:
Bu hak kullanıldığında, aynı kanuni dönmede olduğu gibi taraflar edimlerini iade eder ve zarar varsa tazmin sorumluluğu gündeme gelebilir.
3. Sözleşmeden Dönmenin Şartları
Sözleşmeden dönme hakkının kullanılabilmesi, belirli hukuki ve fiili koşulların varlığına bağlıdır. Bu koşulların gerçekleşmemesi hâlinde yapılan dönme beyanı geçersiz olur ve hukuki sonuç doğurmaz. Bu bağlamda, sözleşmeden dönmenin geçerli olabilmesi için başlıca şu şartların sağlanması gerekmektedir:
3.1. Geçerli ve Kurulmuş Bir Sözleşmenin Varlığı
Dönme hakkının kullanılabilmesi için öncelikle hukuken geçerli şekilde kurulmuş bir sözleşmenin mevcut olması gerekir. Taraflar arasında bir borç ilişkisi doğurmayan ya da şekil şartına aykırı biçimde yapılan bir anlaşma, dönme beyanına konu olamaz. Örneğin yazılı şekil şartına tabi bir taşınmaz satış vaadi sözleşmesi, yazılı yapılmamışsa geçersizdir ve bu geçersiz sözleşmeden dönülemez.
Ayrıca, sözleşmenin tamamen ifa edilmemiş olması da önem arz eder. Zira taraflar yükümlülüklerini tamamen yerine getirmişse, sözleşme sona ermiş olur ve artık dönme beyanı hukuki bir sonuç doğurmaz.
3.2. Dönme Hakkının Doğmuş Olması
Sözleşmeden dönme hakkı, ya sözleşme ile taraflara açıkça tanınmış olmalı ya da kanuni bir düzenleme çerçevesinde doğmuş bulunmalıdır. Bu hak genellikle aşağıdaki durumlarda ortaya çıkar:
a) Sözleşmeye Konulan Dönme Şartı (Şarta Bağlı Dönme):
Taraflar, sözleşmeye bir dönme kaydı koymuş olabilir. Bu şart gerçekleştiğinde, dönme hakkı kullanılabilir. Örneğin, “malın 10 gün içinde teslim edilmemesi hâlinde alıcı sözleşmeden dönebilir” şeklindeki bir kayıt buna örnektir.
b) Kanundan Kaynaklanan Dönme Hakkı:
Türk Borçlar Kanunu, bazı özel durumlarda taraflara dönme hakkı tanımaktadır. Bu haller şunlardır:
c) Karşı Tarafın Kusurlu Davranışı:
Bazen taraflardan birinin sözleşmeye aykırı davranışı, diğer taraf için dönmeyi tek çıkış yolu hâline getirebilir. Bu durumda, dürüstlük kuralı gereği sözleşmeye bağlılık beklenemez.
3.3. İrade Beyanının Karşı Tarafa Bildirilmesi
Sözleşmeden dönme, hukuki niteliği itibariyle tek taraflı ve bozucu yenilik doğuran bir hak olarak değerlendirilir. Bu nedenle, sözleşmeden dönmek isteyen tarafın irade beyanını açık bir şekilde karşı tarafa bildirmesi gerekir. Bu beyanın yazılı olması zorunlu olmamakla birlikte, ispat kolaylığı bakımından yazılı yapılması önerilir.
Dönme beyanı, karşı tarafa ulaştığı anda hüküm ve sonuç doğurur. Bu noktada dikkat edilmesi gereken en önemli husus, beyanın karşı tarafa ulaşmasıdır; ulaştırılamayan ya da muğlak olan beyanlar geçerli bir dönme işlemi oluşturmaz.
Ayrıca, dönme hakkı bir süreye bağlanmışsa, bu sürede kullanılmayan hak sona erer. Örneğin ayıplı mal tesliminde, alıcının sözleşmeden dönme hakkını, ayıbı öğrendiği tarihten itibaren makul bir süre içinde kullanması gerekir. Aksi takdirde bu hak düşer.
3.4. Dönme Hakkının Dürüstlük Kuralına Uygun Kullanılması
Her ne kadar sözleşmeden dönme hakkı tanınmış olsa da, bu hakkın kullanımı dürüstlük kuralı (TBK m. 2) çerçevesinde değerlendirilir. Hakkın kötüye kullanılması, örneğin ifayı mümkün kılacak çözümler varken keyfi olarak sözleşmeden dönülmesi, hukuken korunmaz. Mahkemeler, bu tür kötüye kullanımlarda sözleşmeden dönme beyanını geçersiz kabul edebilir.
4. Sözleşmeden Dönmenin Sonuçları
Sözleşmeden dönme hakkının hukuka uygun şekilde kullanılması, taraflar arasında mevcut olan borç ilişkisini sona erdirir. Ancak bu sona erme, ileriye dönük değil, geriye etkili (ex tunc) sonuç doğurur. Yani sözleşme, hukuken yapılmamış gibi kabul edilir ve taraflar, sözleşme kurulmadan önceki duruma geri döner. Bu durum, taraflar arasında gerçekleştirilmiş edimlerin iade edilmesini ve sözleşme nedeniyle doğmuş olan hak ve borçların ortadan kalkmasını gerektirir.
Aşağıda sözleşmeden dönmenin başlıca hukuki sonuçları ayrıntılı şekilde ele alınmıştır:
4.1. Sözleşmenin Geriye Etkili Olarak Sona Ermesi (Ex Tunc Etki)
Sözleşmeden dönmenin en temel sonucu, sözleşmenin kurulduğu tarihe kadar olan tüm etkilerinin ortadan kalkmasıdır. Hukuki anlamda bu, sözleşmenin hiç kurulmamış gibi kabul edilmesi anlamına gelir. Sözleşme kapsamında yapılmış olan tüm işlemler, hukuki dayanağını yitirir ve taraflar eski durumlarına dönmek zorunda kalır.
Özellikle edimlerin karşılıklı olarak ifa edilmediği durumlarda, sözleşmeden dönme ile birlikte ifa yükümlülüğü de sona erer. Eğer taraflardan biri edimini ifa etmişse, karşı tarafın da bu edimi iade etme yükümlülüğü doğar.
4.2. Edimlerin İadesi Yükümlülüğü
Dönme beyanının geçerli olarak kullanılması hâlinde taraflar, sözleşme uyarınca birbirlerine verdikleri şeyleri iade etmekle yükümlüdür. Bu kapsamda:
Edimlerin iadesi sırasında, eğer mal kullanılmışsa ya da değer kaybına uğramışsa, iade eden taraf bu zararları da tazmin etmekle yükümlü olabilir.
4.3. Zarar Gören Tarafın Tazminat Talep Hakkı
Sözleşmeden dönme hakkının kullanılmasına neden olan olay, karşı tarafın kusurlu davranışından kaynaklanıyorsa, zarar gören tarafın tazminat talep etme hakkı doğar. Bu kapsamda iki tür tazminat söz konusu olabilir:
a) Olumsuz Zararın Tazmini (Menfi Zarar):
Taraf, sözleşmenin geçerli olacağına güvenerek yaptığı masraflar ve uğradığı zararları talep edebilir. Örneğin, sözleşmenin geçersiz çıkması veya ifa edilmeyeceğinin sonradan anlaşılması durumunda oluşan zararlar.
b) Olumlu Zararın Tazmini (Müspet Zarar):
Sözleşme ifa edilmiş olsaydı elde edilecek karlar ve menfaatler de tazmin edilebilir. Ancak bu tür zararların tazmini, daha çok karşı tarafın ağır kusuru veya kötü niyetli davranışı durumunda gündeme gelir.
Bu talepler, Borçlar Kanunu’nun sorumluluk ve zarar hükümleri kapsamında değerlendirilir. Tazminat talebi, sözleşmeden dönme beyanı ile birlikte ya da sonrasında ileri sürülebilir.
4.4. Sözleşme Türüne Göre Özel Sonuçlar
Sözleşmeden dönmenin sonuçları, sözleşmenin türüne göre değişiklik gösterebilir. Türk Borçlar Kanunu bazı sözleşme türleri için özel hükümler getirmiştir:
4.5. Yan Edimlerin Akıbeti ve Faiz Talepleri
Edimlerin iadesi söz konusu olduğunda, parayla ifa edilen edimlerde faiz de gündeme gelir. Örneğin, alıcı sözleşmeden dönerse ve satış bedelini ödemişse, iade sırasında ödeme tarihinden itibaren faiz talep edebilir. Aynı şekilde mal kullanılmış ya da aşınmışsa, bu aşınmanın bedeli tazminat olarak istenebilir.
4.6. Üçüncü Kişilerin Durumu
Taraflardan birinin sözleşme konusu hakkı, üçüncü kişilere devretmiş olması hâlinde, dönme hakkının kullanılması bu kişileri etkileyebilir. Ancak, iyi niyetli üçüncü kişilerin korunması ilkesi gereği, bazı durumlarda bu kişilerin kazanımları korunur. Özellikle ayni hakların devrinde, iyi niyetli üçüncü kişiler lehine istisnalar uygulanabilir.
Sözleşmeden dönme kurumu, tarafların sözleşmeye bağlı kalamayacağı olağanüstü durumlarda hukuki bir çıkış yolu sunar. Ancak bu hakkın kullanımı, hem kanuni sınırlarla hem de ahlaki ilkelerle çevrilmiştir. Bu tür durumlarda, süreci doğru analiz edebilmek ve hak kaybı yaşamamak adına borçlar hukuku avukatı desteği almak son derece önemlidir.
Sözleşme güvenliğinin korunması ile bireysel menfaatlerin dengelenmesi, dönme hakkının dikkatli ve ölçülü kullanılmasını gerektirir. Bu dengeyi sağlamak ve yasal süreci eksiksiz yürütmek için bir Konya avukat ile çalışmak, özellikle Borçlar Kanunu çerçevesinde ortaya çıkabilecek ihtilafların önüne geçilmesinde büyük rol oynar.
Konya’da faaliyet gösteren bireyler ve işletmeler arasında sıklıkla sözleşme kaynaklı uyuşmazlıklar yaşanmaktadır. Ticari sözleşmeler, hizmet sözleşmeleri, kira sözleşmeleri veya tüketici işlemleri gibi birçok alanda taraflar arasında ortaya çıkan ihtilaflar, çoğu zaman Borçlar Kanunu hükümlerine göre değerlendirilir. Özellikle sözleşmenin kurulmasından sonra ortaya çıkan olağanüstü durumlar, taraflara sözleşmeden dönme hakkı tanıyabilir. Bu süreçte, yerel uygulamaları bilen bir Konya borçlar hukuku avukatı ile çalışmak; sürecin doğru yönetilmesini ve hak kaybı yaşanmamasını sağlar.
Yanlış beyanlar, geçersiz fesih bildirimleri veya sözleşme hükümlerinin yanlış yorumlanması gibi nedenlerle taraflar ciddi hukuki ve maddi sonuçlarla karşı karşıya kalabilmektedir. Bu noktada, sözleşmeden dönme hakkının doğru kullanılması ve sürecin kanuna uygun şekilde yürütülmesi için Konya’da borçlar hukuku alanında uzman bir avukatla çalışmak büyük önem taşır.
Konya merkezli hukuk ofisimiz, sözleşmeden doğan uyuşmazlıklar ve özellikle sözleşmeden dönme taleplerinizde;
gibi tüm aşamalarda deneyimli Konya borçlar hukuku avukatı kadrosuyla yanınızdadır.
Hak kaybı yaşamadan önce uzman desteği alın:
➡️ NAYA Hukuk & Danışmanlık İletişim Sayfası
➡️ Konya Borçlar Hukuku Hizmetleri
➡️ Sözleşmeden Dönme Hakkı Danışmanlığı